Şanslı Satıcı Kimdir
07/03/2017Satışta ‘Neden’in Ardındaki ‘Neden’
13/03/20178 yıl önce yazdığım bu yazıyı bulunca sizlerle paylaşmak istedim. O ev artık bizim olmasa da hatıralarımız yaşamaya devam edecek.
Porto Riko adasında, dağların tepesinde, Birleşik Devletler’in tek milli yağmur ormanı The Yunque’ye bakan bir evimiz vardı. Ağaçların, bölgedeki hayvanların ve vahşi hayatın güzelliğini anlatmaya kalksam ‘inanılmaz’ kelimesi bile kifayetsiz kalır.
Yaşadığımız yerde, her biri birbirinden, herkesin mahremiyetini koruyabileceği kadar uzak olan bir avuç ev vardı. Komşularımdan biri de mükemmel bir insan olan emekli Emilio’ydu. İnsana ideal, şakacı büyükbaba figürünü anımsatan Emilio’nun etrafında fazla kalırsanız, neşesini ve enerjisini size de bulaştırması kaçınılmazdı.
Altı ay kadar önce evimize giderken Emilio’nun ön bahçesinde bir yığın çimento, tahta parçaları ve etrafa saçılmış aletler olduğunu görünce neler olduğunu öğrenmek için yanına gittim. Meğer Emilio, kendine betondan bir bahçe avlusu inşa etmeye karar vermiş. ‘İnanılmaz,’ diye düşündüm ve bunu bizzat yapıp yapmayacağını sordum. O da ‘Evet,’ dedi. ‘Niye ki?’ Bir ay kadar sonra Porto Riko’ya döndüğümde Emilio, vadideki küçük bir çukurun üzerine doğru uzanarak ona daha da göz alıcı bir yağmur ormanı manzarası sunan bahçe avlusunu tamamlamıştı.
Adaya bir sonraki gidişimde verandamda oturmuş kahvemi içer ve vadi manzarasının tadını çıkarırken birinin bana seslendiğini duydum. ‘Victor, Victor.’ Emilio’nun evinin önündeki yolun kenarına çıktığımda ise adamcağızı evinin çatısında bacaklarını aşağı sarkıtarak oturmuş gülerken buldum. Çatısını onarırken bir rüzgar çıkmış ve merdivenini yere düşürmüş, o da yukarıda mahsur kalmış. Birkaç dakika ben de onun bu haline güldükten sonra merdiveni tekrar yukarı uzattım ve Emilio aşağı indi.
Geçen hafta Porto Riko’daki evimize gittiğimizde, Emilio bu kez kurduğu güneş panellerinden güç alan bir su ısıtıcısının kurulumunu tamamlıyordu. Bu yaşlı adamın gözünü teknoloji bile korkutamamıştı anlaşılan.
O gece oturup biraz sohbet ettik ve soğuk bir şeyler içtik. Çocukluğu ve üstesinden gelmek zorunda kaldığı sorunları öğrendiğimde, Emilio gözümde daha da harika bir insan haline gelmişti. En son yaşadığı zorluklardan biri ise, 10 yıl önce 42 yıllık eşini kansere kurban verişiydi. Kadıncağız orada, Porto Riko’da, hayallerindeki evin inşası tamamlanamadan hayata gözlerini yummuştu. Emilio, onun adını anmadan on dakika dahi geçiremiyordu. Hakkında söylediklerini duysanız, kadının da o an evin içinde olduğunu sanırdınız. İçeri adım attığınızda gördüğünüz ilk şey de bir masanın üzerine tek başına yerleştirilmiş güzel, siyah beyaz bir düğün fotoğrafı oluyordu zaten.
Emilio hala evine gayet iyi bakıyor ve onu güzelleştirmeye çalışıyor. Sanırım zihninde bu işleri yaparken yalnız değil. Hayır, Emilio başladığı her yeni görevde, manevi olarak eşinden de güç alıyor ve birlikte hayal ettikleri bu evi yapabilme düşüncesi, onu bir sonraki proje için motive ediyor.
Fakat pek çoğumuz Emilio’nun aksine motivasyonumuzu yitirmiş durumdayız. Bir zamanlar hayalini kurduğumuz hayata ulaşmak için uğraşmıyoruz. Onu geçmişte bıraktık ve geri almak için çabalaya da niyetimiz yok. Tutkumuzun, hayallerimizin ya da vizyonumuzun peşinden gitme isteğimiz körelmiş.
Çoğumuz yeni bir kariyere başlamak veya bir beceri öğrenmek için çok geç olduğundan yakınıp duruyor, yeni bir şeyler öğrenmek için yaşlı olduğumuzu düşünüyoruz. Ama Emilio’yu düşünün. Adam bir bahçe avlusu inşa etmeyi öğrendi… hem de 78 yaşında!
Yaşadığımız bir talihsizlik veya üzücü bir olay nedeniyle çoğumuz hayal etmeyi bırakıyoruz. Ama Emilio’yu düşünün. O bana acıyla mücadele etmeyi, pes etmemeyi ve hayatıma bir amaç, bir anlam kazandırmam gerektiğini öğretti.
Büyük bir kısmımız da hayallerini inşa ederken başarısız olmaktan ya da aptal görünmekten korkuyor. Başarısızlık insanı korkutur. Merdiveni rüzgar yüzünden düştüğü için çatıda kalan Emilio’yu düşünün. Onu çatıda bulduğumda üzgün değildi, kendine de kızmıyordu. Hatta bunların yerine kendine ve olayın komikliğine gülen koca bir çocuk vardı karşımda. Emilio’dan düşen bir merdivenin (yani işlerin planladığımız gibi gitmemesinin) bir sorun teşkil etmediğini ve yardım istemenin (ya da Emilio’nun durumunda bağırmanın) normal olduğunu öğrendim.
Emilio hiç pes etmezdi. Hala gücünü koruyan, hayallerini inşa etmeye çabalayan ve eşiyle birlikte planladıkları hedefe sıkı sıkı tutunan bir Energizer tavşanıydı adeta.
Ya siz hala mutlu olma hayallerinize tutunuyor musunuz?!
Hala bir şeyler inşa ediyor musunuz?!
Talihsizlik rüzgarı esip de merdiveninizi elinizden aldığında gülümsemeyi unutmayın ve yardım istemekten (ya da bağırmaktan) korkmayın. Hedefinize ulaşmanıza kimin yardım edeceğini asla tahmin edemezsiniz.
Not. Bu yazı Victor ANTONIO‘dan alınan özel izinle Türkçe’ye çevrilmiş ve yayınlanmıştır. Makalenin İngilizce orjinaline bu linkten ulaşabilirsiniz.
Satış Eğitimi | Neden Satış Eğitimi | Üç Kritik Satış Becerisi | Satış Eğitmeni
www.baransimsek.com‘a abone olun makalelerim her hafta e-mailinize gelsin.
“Müşteriyle dostça bir ilişki geliştirmeden direkt satışa geçersen, müşteride direkt fiyata geçer!” Baran Şimşek
© 2017 Tüm Hakları Saklıdır. Bu makaleyi kullanabilmek için Baran’dan yazılı izin almalısınız.
Satışın Gücüne İnanıyoruz!